His Three Daughters filmi üzerine
- Gamze Dönmez
- 3 Şub
- 2 dakikada okunur
His Three Daughters, babalarının ölümünü beklemek üzere bir araya gelen üç kız kardeşin ilişkilerine odaklanıyor. Yıllardır mesafeli olan bu kardeşlerin bir araya gelmesi geçmiş çatışmaları yeniden alevlendiriyor doğal olarak. Her biri, kendi hayatında ne kadar değişmiş olursa olsun, aile içinde geçmişte üstlendiği rollere tekrar bürünüyor.
Bu çok tipiktir aslında. Ailemizden uzakta yeni hayatlar kurmuş olsak da bir bayram ziyareti bizi, olduğumuzdan başka ama tanıdık birine dönüştürebilir. Bu bir araya gelişler nelerden kaçtığımızı yüzümüze çarparcasına tanıdık sürtüşmelerin içine sokabilir çoğumuzu.
Katie, Rachel ve Christina için de bu böyle oluyor. Ama ben, bu film üzerinden aile dinamikleri hakkında başka bir noktaya dikkat çekmek istiyorum.
Katie, en büyük kardeş. Kendi çekirdek ailesiyle babasından uzak yaşasa ve nadiren babasını ziyaret etse bile eve gelir gelmez tüm sorumlulukları üzerine alıyor.
Öyle ki küçük kardeş olan Christina’ nın aslında babasıyla yaşadığını ve hastalığı süresince de ona bakım verdiğini anlayamıyoruz en başta. Aslında Christina’ nın evine gelen Katie, Christina’ dan daha çok evin sahibi oluyor. Üstelik Christina’ yı sürekli eleştiriyor, küçük kardeşinin sorumsuz biri olduğunun altını her fırsatta çiziyor. İkisi arasındaki çekişmede Katie, otoriter, eleştirel ve kuralcı taraftayken Christina ise boyun eğen ve kaçınan tarafta oluyor.
Christina, sürekli odasına çekilen, babasının başında tuttukları nöbete dahil olmayan (bunun inkar evresiyle ilgili olduğunu anlıyoruz), sık sık ot içen ve birtakım bahis oyunlarıyla ilgilenen bir karakter.
Ortanca kardeş Rachel ise ikisi arasında tampon olmaya çalışan, kimseyle çatışmayan, ılımlı bir karakter.
Kardeşler arasında uçlara kayma çok sık gördüğümüz bir şeydir.
Örneğin kardeşlerden biri çok usludur, diğeri fazla yaramaz,
Biri ailesine kendini feda edecek kadar sorumluluk sahibiyken, diğeri çok bencildir,
Biri çok başarılıdır, diğerinin ise okul hayatı her zaman kötü gitmiştir,
Biri daha otoriterdir, sözü her zaman dinlenir, ama diğerine her zaman ne yapacağı söylenmelidir.
Aileyi bir sistem olarak düşündüğümüzde bu uçlara kaymalar aslında bir denge kurmak içindir. Aile, her zaman kendi dengesini bulmaya çalışır. Bu çatışmalı, sağlıksız bir şekilde olsa bile.
İki ucu toplayıp ortalamasını aldığınızda daha stabil, daha ılımlı bir tablo çıkar karşınıza, tam da olması gerektiği gibi. Tıpkı filmdeki ortanca kardeş gibi yani. Herkes gibi kendi meseleleri olan ama bunun için kardeşlerini hırpalamayan.
Bir uç her zaman daha çok göze çarpsa da diğer uca da bakmak önemlidir. Çünkü bu iki uç birbirini dengelediği gibi besler de. Birinin aşırı kontrolcü olması, diğerinin daha rahat olmasını kolaylaştırır ya da tam tersi. Bu karşılıklı etkileşim, aile yapısını anlamak açısından kritik bir noktadır.


Yorumlar