Kararsızlık üzerine...
- Gamze Dönmez
- 23 Nis 2024
- 2 dakikada okunur
Kararsızlık, çoğu insanın günlük yaşamda çok fazla yakındığı bir durumdur. Bazen hangi yemeği sipariş edeceğiniz, hangi kıyafeti giyeceğiniz gibi daha gündelik konularda, bazen de ilişkinize devam edip etmeyeceğiniz gibi hayatımızı daha fazla etkileyecek konularda kararsızlık yaşayabilirsiniz.
Kararsızlıkla ilgili araştırma yaptığınızda karşınıza bu soruna ilişkin bazı adlandırmalar veya bunun bir bozukluk olduğunu söyleyen yazılar çıkacaktır, fakat bazı sorunları bu şekilde ele alıp nedenden bağımsız çözümler üretmeye çalışmak anlamlı sonuçlar vermeyecektir. Kararsızlık, tek başına bir psikolojik sorun gibi değerlendirilemez ya da bir kişinin kararsız olup olmadığının anlaşılması için belli kriterler yoktur. Bir kişi kararsız olduğunu düşünüyorsa kararsızdır ve kararsızlığından şikayetçi ise, bu kararsızlık kişinin yaşantısını etkiliyorsa bu bir sorundur.
Kararsız olduğunu söyleyen kişilerde bu kararsızlıkların altında bazı benzer nedenler olduğunu görüyoruz.
- Mükemmeli arayan, hata yapmaktan korkan insanlar, bir seçim yapacaklarsa en doğrusunu yapmak ister. Örneğin kendine bir ayakkabı almak veya bir dil kursuna kayıt olmak bu kişiler için çok zordur. Bir seçim yaptıklarında diğer seçenekle ilgili ‘ ya diğer seçenek doğruysa ’ düşüncesi zihinlerini meşgul eder. Mükemmeli aramak, bu kişileri harekete geçmekten alıkoyar. Bazen mecbur kalıp seçim yaptıklarında ise ‘en doğrusu’ nu seçtiklerinden emin olamadıkları için seçimlerinden yeterince verim alamazlar. Tercihlerinde sürekli kusur ararlar, kendilerini sürekli eleştirirler. Burada sorun kararsızlık değil, mükemmeliyetçi kişilik özelliğidir. Bu kişilik özelliği üzerinde çalışılır ve kişinin yüksek standartları daha ‘normal’ seviyeye çekilirse, ‘yeterince iyi’ olmanın önemi anlaşılırsa o zaman kararsızlık da ortadan kalkacaktır.
- Çekingen (bazen de sosyal fobik) insanlar, kararlarının başkaları tarafından nasıl değerlendirileceğine ilişkin kaygı duyar ve bu nedenle karar veremez. Abartılı bir biçimde insanların kendisini izlediğini, eleştirmek için en ufak fırsatı kaçırmayacaklarını düşünür. Karar vermeye çalışırken kendi ihtiyaçlarını değil başka insanların düşüncelerini dikkate almaya çalışır. Burada da sorun yine kararsızlık değil, kişinin sosyal kaygısıdır.
- Diğerlerine yönelimli kişiler ise, başkalarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarından daha ön planda tuttuğu için karar alma sorumluğunu karşısındaki kişiye bırakır. Hatta bazen sırf başkalarına ‘hayır’ diyemediği için tercih etmediği kararlara uymak zorunda hisseder. Karşısındaki kişileri kırma ihtimali veya onların sevgisini, dostluğunu kaybetme korkusu kişiyi buna zorlar. Eğer karşıdaki kişi daha otoriter, kendi isteklerini ön plana çıkaran, baskın kişilerse karar almak daha da zorlaşır.
Elbette ki kararsızlığın daha farklı nedenleri de olabilir. Örneğin obsesif kompulsif bozuklukta bozukluğun doğası gereği tereddütler, kesinlik ihtiyacı içinde olma, karar verememe, karşısındaki kişiden onay alma ihtiyacı vardır. Yine eğer kişi karar vermesi gereken konu hakkında yeterli bilgi sahibi değilse de kararsızlık ortaya çıkar. Burada sadece en yaygın görülen kararsızlık nedenlerini ele almaya çalıştım.
Son olarak, kişi kararsız olsun ya da olmasın stres altında karar verme becerileri genellikle zayıflar. Karasızlık ortaya çıkar ve yanlış kararlar alma ihtimali artar. Bu nedenle kişinin hayatını etkileyecek önemli bir yaşam olayı mevcutsa, depresyon, kaygı, travma gibi ruhsal sorunları varsa, mümkünse hayata dair önemli olan konulardaki kararlarını (boşanma, taşınma, işten ayrılma gibi) ertelemesini öneririz. Öncelikli olan psikolojik sorunun üstesinden gelindikten sonra sağlıklı kararlar almak daha mümkün olacaktır.
Bazı psikolojik sorunlara doğrudan o sorunu çalışarak çözüm getirebilsek de bazı sorunları nedenlerden bağımsız ele almak sorunu çözmediği gibi zaman kaybına ve umutsuzluğa neden olacaktır. Eğer kararsız biri iseniz öncelikle nedenlerini keşfedin, sonra çözüm arayışına girin.


Yorumlar