top of page

Obsesif Kompulsif Bozukluk - Takıntılar

Obsesyon yani takıntı, kişinin zihninden uzaklaştıramadığı, iradesi ve kontrolü dışında zihne hücum eden, rahatsız edici, tekrarlayıcı, tehdit edici ve anlamsız düşüncelerdir. Kompulsiyon ise obsesyonların etkisini ortadan kaldırmak için ortaya çıkan bir takım ritüel şeklinde ortaya çıkan tekrarlayıcı ve anlamsız davranışlardır. Genellikle obsesyonlar ve kompulsiyonlar birlikte görülse de kompulsiyonların olmadığı veya dışardan gözlenebilen davranışlar şeklinde ortaya çıkmadığı durumlar da çok sık görülmektedir.


Obsesyon ve kompulsiyonlar sıklıkla kirlenme, bulaşma, şüphe, düzen, başkalarına zarar verme korkusu, ‘günah’ ya da ‘yasak’ olan şeylerin düşünülmesi, toplum içinde uygun olmayan bir davranış sergilemekten korkma gibi çeşitli şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu takıntılı düşüncelerin ve davranışların içeriği o kadar çeşitlidir ki bizim yaygın olarak gördüğümüz bu takıntılardan çok daha farklı hatta tuhaf denebilecek ve kişiye özgü içerikler de karşımıza çıkmaktadır. Üstelik bu denli farklı takıntıların görülme sıklığı da azımsanamayacak düzeydedir. Bu nedenle bu listeyi daha fazla uzatmak mümkündür.

Ancak obsesyonun içeriği ne olursa olsun ortak noktası bu düşüncelerin anlamsız, gerçek dışı olduğudur. Kişi, bu düşüncelerin mantıklı olmadığının zaten farkındadır. Ancak buna rağmen bu düşüncelerle baş etmek oldukça zordur.


Kişi için bu düşünceler çirkin ve utanç verici bulunur. Hatta özellikle dini ve cinsel konulardaki obsesyonlarda bu düşüncelerden bahsetmek bile kişide suçluluk duygusu ortaya çıkarır. Bu nedenle hastalar hem ‘Kimse beni anlamaz’, ‘Benimle dalga geçerler’, ‘Komik duruma düşerim’, ‘Rezil olurum’ gibi bir takım düşüncelerden dolayı hem de düşüncenin kendisinden bahsetmenin sanki yapmakla eşdeğermiş gibi bir utanç ve suçluluk duygusu ortaya çıkaracağını düşündüğü için yakınlarıyla paylaşmaktan çekinirler. Bazen de kişi bu durumu yakınlarıyla paylaşsa bile başkalarının OKB’ li kişileri anlaması ya da daha doğru bir ifadeyle anlamaya çalışması, empatik bir yaklaşım sergilemesi çok kolay olmamaktadır.

Takıntılı düşünceler hemen herkeste görülür. Ancak birçoğumuz bu düşüncelere fazla anlam yüklemeyiz, aklımıza gelen istenmeyen bu düşüncelerden dolayı suçluluk yaşamayız, bu düşünceleri önemsemeyiz. Ancak tam tersi istenmeyen bu düşüncelere kişi fazla anlam yüklediğinde, fazla önemsediğinde, bu düşüncelerden dolayı kendisini suçlu, günahkar vb. gibi hissettiğinde, bu düşünceleri zihninden uzaklaştırmak için sürekli uğraştığında o zaman bu düşüncelerin sıklığı, şiddeti artar, kişinin hayatını olumsuz etkilemeye başlar ve artık normal istenmeyen düşüncelerden klinik obsesyonlara dönüştüğünden bahsetmek mümkün hale gelir (Clark, 2012).


TEDAVİSİ


OKB bazı hastalarda öyle bir duruma gelmektedir ki hastanın iş, okul aile hayatındaki ilişkilerini son derece olumsuz etkilemekte, kişiyi toplumdan izole hatta evden çıkamaz hale getirmektedir. Hatta Çalışma hayatım boyunca kompulsiyonlarından (ya da dışarı çıkmanın kirlenme, bulaşma, temizlik gibi bir takım takıntıları canlandırma tehlikesinden) dolayı evden çıkamadığı için terapi randevusuna gelemeyen kişiler de görmüşümdür. Bu nedenle tedavide geç kalmamakta fayda vardır. Bazı hastalar bütün günlerini bu takıntılı davranışlarla geçirmekte bütün hayat planlarını ailesini de dahil etmeye çalışarak bu hastalığa göre yapmaya çalışmaktadır. Bu da ciddi aile içi çatışmalara hatta boşanmaya kadar bile gidebilmektedir.


Tedavisine gelince, OKB hastalarının bir kısmı bir uzmana başvurmaktan çekinse de büyük bir kısmı artık bu sorunun uzman desteği alınarak çözülmesi gerektiğinin farkında olarak yardım arayışına girmektedir. Literatürde OKB için ilaç tedavileri, EKT, TMS ve psikoterapi gibi çeşitli tedavilerden bahsedilmektedir. Hangi tedavi yönteminin hangi hastada ne kadar etkili olacağı kişiye göre değişmektedir.


Genellikle kişilerin ilk yönlendirildikleri tedavi yöntemi ilaç tedavisi olmaktadır. Bazı durumlarda ilaç tedavisi tek başına işe yarasa da bazı durumlarda ilaç tedavisinin psikoterapiye ek olarak yürütülmesi gerekmektedir. Bazı durumlarda ise psikoterapi tek başına yeterli olmaktadır. Hatta psikoterapinin birçok durumda ilaç tedavisinden daha etkili olduğu, tekrarlama riskini en aza indirdiği söylenebilir. Önemli olan kişinin kendisinde en uygun tedaviyi bulmak için arayıştan vazgeçmemesi ve doğru yapılandırılmış bir psikoterapi yöntemini mutlaka denemesidir.


Psikoterapi bağlamında ise OKB’ nin doğasına baktığımızda bu kişilerin belli kişilik özellikleri, bazı düşünce hataları, çocukluk dönemindeki aile ortamının özellikleri gibi alanlarda benzerlikleri olduğunu görüyoruz. Psikoterapi OKB hastasına bu açılardan bakmakta ve takıntıların detaylı incelemesini yaparak hem davranışlarda hem de düşünce tarzında değişimler yaratmayı hedeflemektedir. Psikoterapinin özellikle de bilişsel davranışçı psikoterapinin OKB tedavisinde oldukça etkili olduğunu gösteren birçok bilimsel çalışma bulunmaktadır.


 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
His Three Daughters filmi üzerine

His Three Daughters, babalarının ölümünü beklemek üzere bir araya gelen üç kız kardeşin ilişkilerine odaklanıyor. Yıllardır mesafeli olan...

 
 
 
Terapi gibi gelen şeyler

İnsanlar bazen kendilerine terapi gibi gelen şeylerden bahsederler. İyi bir tatil mesela, bazılarına terapi gibi gelir, tüm stresleri...

 
 
 
The Substance film analizi

2024 yılının en çok konuşulan filmlerinden biri oldu The Substance. Filmi izlememiş olanlar için yazının sürprizbozan içerdiğini...

 
 
 

Yorumlar


Copyright © 2018 Gamze Dönmez. Bu sitedeki yazılar yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Hiçbir şekilde tanı ve tedavi amaçlı kullanılamaz.

bottom of page